Klimaların bakımı hayati önem taşıyor! Düzenli bakımları yapılan klimalar hastalığa neden olmuyor!
Düzenli bakımları yapılan ve doğru sıcaklıkta ayarlanan klimaların direkt olarak hastalıklara sebep olmayacağını kaydeden İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Uygun şekilde kullanılmayan ve doğru şekilde bakım yapılmayan klimalar alerjik durumlar ve soğuk algınlığı gibi semptomlara sebep olabilir.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, fibromiyalji, baş ağrısı, sinüzit, kronik yorgunluk, burun kanaması, yüz felci, alerji ve lejyoner gibi hastalıkların da klima ile ilişkilendirilen sağlık problemleri olarak öne çıktığını da vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, klimaların düzenli bakımlarının yapılması konusunu iş sağlığı ve güvenliği açısından değerlendirdi.
Tozlar ve partiküller birikerek lejyoner hastalığına uygun zemini hazırlıyor
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, iklimlendirme cihazlarının genellikle iç ortam havası üzerinden ısıtma/soğutma yaptığı için çalıştığı ortamdaki gözle görülmeyen tozlar ve partiküllerin, klima önünde bulunan filtrelerden geçtiğini ve zamanla iç ünite üzerine yapışarak reçine halini aldığını kaydederek, “İç ünite drenaj tavasında uzun süre kaldığında da lejyoner hastalığı olarak bilinen bakterinin oluşması için en uygun zemini hazırlar. Bu hastalık yüksek ateş ile ölümcül sonuçlara neden olabiliyor. Periyodik bakımların düzenli yapılması ile bu durumun önüne geçilebiliyor ve aynı zamanda cihaz performansı, dolayısıyla enerji tüketimi de direkt olarak etkileniyor.” dedi.
Bakımları uzman yetkili servisler yapmalı
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, klima bakımlarının hem hijyenik açıdan hem de cihaz performansı ve kullanım ömrünün uzun olması açısından uzman yetkili servislerce yapılmasının önemine vurgu yaparak, “Aksi halde; cihazlardan alınan verim düşer, cihazların tükettiği enerji artar, kötü koku oluşumlarına neden olur, kirliliğe bağlı klimanın gaz çevrimi etkilenerek, yüksek basınca bağlı düzensiz çalışmalar nedeniyle arıza maliyetleri artar ve klima kullanım ömrünün azalması gibi sorunlar yaşanır. Drenaj sisteminde oluşan tıkanmalar su sızıntılarına neden olur. Masraflı tadilatlara yol açar.” diye konuştu.
Evlerdeki klimalar her ay temizlenmeli
Evlerde kullanılan klimaların filtreleri daha basit ve ulaşılır olduğu için son kullanıcı tarafından aylık olarak temizlenmesi gerektiğini de ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Cihazların genel bakımları ise her mevsim başında uzman yetkili servisler tarafından yapılmalıdır. İş yerlerinde kullanılan bireysel veya endüstriyel klimalar ise uzman yetkili servisler tarafından her mevsim geçişinde yine uzman yetkili servisler tarafından yapılmalıdır. Tabii burada işyerinin ortamı da önemlidir. Örnek olarak ofis ortamı ile atölye ortamındaki hava kirliliği farklı olduğu için klima bakımlarının da bu yönde değerlendirilerek bakım periyodlarının planlanması lazım. Bu periyodların sıklığı için uzman yetkili servisten bir görüş alınmasında fayda vardır.” dedi.
Araç klimalarının bakımları hem yaz ve kış sezonu girişlerinde yapılmalı
İç ortam kadar dış ünitelerin bulunduğu ortamın da değerlendirilmesi gerektiğini, özellikle endüstriyel tip cihazların ana ünitelerinin dış ortamda bulunduğunu ve bu cihazların ortam özelliklerine göre bakım programının belirlenmesi gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Araç klimaları ise hem yaz ve kış sezon girişlerinde hem de araçların genel bakımları sırasında kontrol ve bakımlarının uzman yetkili servisler tarafından yapılması gerekir.” şeklinde konuştu.
Kronik yorgunluğa da neden olabiliyor
“Uygun şekilde kullanılmayan ve doğru şekilde bakım yapılmayan klimalar alerjik durumlar ve soğuk algınlığı gibi semptomlara sebep olabilir.” diyen Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, fibromiyalji, baş ağrısı, sinüzit, kronik yorgunluk, burun kanaması, yüz felci, alerji ve lejyoner gibi hastalıkların da klima ile ilişkilendirilen sağlık problemleri olarak öne çıktığını da anlattı.
Düzenli bakımları yapılan ve doğru sıcaklıkta ayarlananlar hastalığa neden olmuyor
Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, iç ortam havası içerisinde bulunan kirleticiler ve tozların zaman içerisinde klimanın iç ünitesindeki filtreleri tıkamaya başladığını ve bunun da üflenen havanın kalitesinin düşmesine sebep olduğunu kaydederek, “Düzenli bakımları yapılan ve doğru sıcaklıkta ayarlanan klimalar direkt olarak hastalıklara sebep olmazlar. Klimaların çok düşük derecede çalıştırılması veya bakımlarının uygun bir şekilde yapılmaması insanlar üzerinde özellikle üst solunum yolları hastalıklarına veya felce kadar gidebilecek kas rahatsızlıklarına sebep olabilir.” diye bilgi verdi.
Küf ve bakteri oluşumunu engellemek için alınabilecek önlemler neler?
Düzenli periyodik bakım ve temizleme işlerinin haricinde, ev veya iş yerlerinde özellikle kullanımın arttığı ve yoğunlaştığı dönemlerde filtre temizliklerinin önemine de vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Ayrıca klimaların evaparatör/kondenser ve drenaj tavasında yüzeylerinde de kullanıma bağlı olarak kirlilik oluşmaktadır. Son kullanıcının bu yüzeylere erişimi ve müdahalesi kolay değildir. Bu sebeple uzman yetkili servisler tarafından kirliliğe bağlı gerekiyorsa özel kimyasal malzemeler ve ekipmanlar kullanarak temizlenmesi gerekir. Özellikle mevsim geçişlerinde tüm cihaz temizliklerini uzman yetkili servislere yaptırmaları önemlidir.” dedi.
Hava kalitesini artırmak için nelere dikkat edilmeli?
Klimaların, modern teknolojiyle donatılmış filtreleme sistemleri sayesinde havadaki toz, polen ve diğer alerjenleri etkili bir şekilde filtreleyerek iç mekân hava kalitesini artırdığını da söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Bu özellik, özellikle alerji hastaları ve solunum yolu rahatsızlıkları olan kişiler için büyük bir avantaj sağlar. Temiz hava, yaşam kalitesini artırırken, daha sağlıklı bir yaşam alanı sunar. Ayrıca, klimaların nem kontrolü özelliği de hava kalitesine olumlu katkı sağlar.” şeklinde konuştu.
Dış ortam 34 derece ise kullandığınız klima 24 derece olmalı
Mahal sıcaklığı ile dış ortam sıcaklık farkının önemine de dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, şöyle devam etti:
“Genelde 10 derecelik bir fark klimalı ortamdan dış ortama çıktığınızda vücut sıcaklığının ani etkilenmemesi için önemlidir, örneğin dış ortam 34 derece ise kullandığınız klimayı 24 dereceye set etmeniz tavsiye edilmektedir. Klima kullanımı sırasında genellikle büyük bir hata yapılıyor. Klima kullananlar cihazda gördükleri minimum soğutma derecesi olan 18 dereceye klimalarını ayarladıklarında cihazı 18 derece üfleyecek zannediyorlar. Kumanda da ve klima üzerindeki ekran da görülen 18 derece ortamın getirmesi istenilen sıcaklık anlamına geliyor. Konfor şartlarında bir genelleme yapacak olursak; İnsanlar için ideal ortam sıcaklığı yaz şartlarında 23-25 derece, kış şartlarında 21-23 derece set değerlerinin kullanılmasını tavsiye edilmekle birlikte mekân özelliklerine, çalışma koşullarına, ortamdaki hava akım hızı ile nem durumuna ve dış hava şartlarına göre bu değerler değişebiliyor. Ayrıca her insanın sıcaklık psikolojisinin de farklı olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu set değerleri ile klimanın çalışması aynı zamanda enerji tasarrufu açısından da fayda sağlayacaktır. Yazın klimanın sıcaklığını düşürürken her bir derecenin, elektrik tüketimini yüzde 10 artırdığını unutmayın.”
Sıcaklık ve nem karıştırılıyor
Bazen sıcaklık ile nemin karıştırılabildiğini de dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Dereceyi ne kadar düşürürseniz düşürün ferahlamıyor, sadece tir tir titriyorsanız, belki de gerçek sorun ortamdaki nem olabilir. Sıcaklığı düşürmek yerine nem alma modu ile havayı kurutarak da istediğiniz konforlu ortama kavuşabilirsiniz.” dedi.
Pencere ve kapı açarak dışarıdan temiz hava almak anlamsız bir uygulama
Özellikle yeni nesil klimalarda doğru kullanım ile hem konforlu hem ekonomik bir yaşam alanı sağlamanın mümkün olduğunu da kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Konfor sağlarken enerji tüketimi konusunda dikkatli olmak da önemlidir. Verimlilik ve enerji tasarrufu hem çevresel sürdürülebilirlik hem de ekonomik açıdan büyük önem taşır. Yeni nesil klimalar, enerji verimliliği konusunda oldukça ileri teknolojilerle donatılmış olup daha az enerji tüketerek maksimum performans sağlama yeteneklerine sahiptir. Cihazların üzerindeki enerji verimliliği etiketleri, ne kadar enerji tükettiğini gösterir ve kullanıcıların daha bilinçli seçimler yapmasına yardımcı olur. Klimanın çalışma esnasında pencere ve kapı açmak, klimanın verimliliğini çok fazla düşüren ve enerji tüketimini anormal artıran durumlardır. Klima sistemleri; dışarıdan belirli miktarda havayı alarak, içerideki hava ile kombine ederek ısı ayarını ve etkin hava miktarını teknolojik ayarlayan araçlardır. Pencere ve kapı açarak dışarıdan temiz hava alalım gibi bir uygulama anlamsızdır. Bu gibi durumlarda klima sistemleri kapatılmalı ve çalıştırılmamalıdır.” şeklinde bilgi verdi.
Yüksek verimli modeller enerji tasarrufu açısından daha ekonomik bir seçenek sunuyor
Bütçeye uygun bir klima modeli seçmenin önemine de işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Klimanın ilk maliyetinin yanı sıra, uzun vadede enerji tüketimi ve bakım maliyetleri de mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Yüksek verimli modeller biraz daha pahalı olabilir ancak enerji tasarrufu ve uzun ömürlülük açısından kullanıcılara daha ekonomik bir seçenek sunar. Ayrıca, akıllı teknoloji ile donatılmış klimalar, enerji tasarrufu konusunda önemli bir avantaj sağlar. Haftalık ve günlük kullanım programları ve akıllı telefonlar ile uzaktan kumanda özellikleri sayesinde kullanıcıların klimalarını daha verimli bir şekilde kullanmalarına alternatif olanaklar sağlanmaktadır. Örneğin, klimanın sadece ihtiyaç duyulan zamanlarda çalıştırılmasıyla gereksiz enerji tüketimlerinin önüne geçilebilir. Bu sayede hem enerji tasarrufu ve hem de cihazın ömrünün uzatılmasına katkı sağlanmış olunur.” dedi.
Uygun fiyat sunan ama nasıl bir bakım yaptığından emin olunmayan kişilere dikkat!
Kullanılacak klima seçimi yapılırken mutlaka marka ve servis ağının da göz önünde bulundurulması gerektiğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Yaygın servis ağına sahip olan firmalardan hızlı ve etkili bir çözüm hizmeti almak, yedek parçaya uygun maliyetlerle ulaşmak son derece önemlidir. Bu nedenle, satış sonrası hizmetleri güçlü olan markaları tercih etmek, olası sorunların hızlı ve düşük maliyetle kalıcı çözümünü kolaylaştırır. Klima bakımlarının yetkili servislere veya yasal olarak gerekliliklerini tamamlamış firmalara yaptırılması son derece önemlidir. Özellikle çok uygun fiyat sunup nasıl bir bakım yaptığından emin olunmayan kişilere cihaz emanet edilmemelidir. Ehliyetsiz kişilerce yapılan klima bakımı, gereken faydayı sağlamayacağı gibi cihazın garanti kapsamı dışında kalmasına neden olabilecektir.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı